31 Mart 2021 Çarşamba

İyilik- Kötülük ve Denge



 Dünyayı geliştirmek istiyorsak hepimizin paylaşması gereken sorumluluklar var. Şarkı aslında tam anlamıyla buna işaret ediyor. 


Bitmeyen güç savaşları ve hırslarla solmaya bırakılmış olan iyiliğin karşısında bizler yalnızca oturup sessizce izlemeye devam ettiğimiz sürece bir şeylerin düzelme şansı var mıdır? Hatalar için yalnızca başkalarını eleştirmek yerine en başta kendi hatalarımızın çözümlerine odaklanıp değişimin bir parçası olamaz mıyız? Kişi öncelikle kendisine zarar veren her şeyden uzaklaşmalı. Sonrası değişim ve gelişim zamanı...


“Nerede iyileşeceğim nehirler kuruduğunda? 

Nehirlerin- denizlerin olmadığı bir dünya.. Tıpkı iyiliğin olmadığı bir topluma gönderme gibi.. Bir kelime bile bazen hayatlarımızı ne denli değiştirebiliyor. Ufak bir teşekkür ya da bir tebessüm bir insanın gününe renk katabilir bunu unutmamak gerekli. Ayrıca sessizliğin bizi mahkum edeceğinden bahsediyor şarkı. Sessizlik, çığlıkları bastırdığı zaman kaybetmeyecek mi insanoğlu pek çok şeyi? 


“Seçimlerimiz bize ait, ama sonuçları hepimizi etkileyecek.."

Geçen zamanın, an'ın telafisi yok ne yazık ki. Ama hiçbir şey için geç değil.  Seçimlerimiz bize ait olsa da sonuçları çoğu zaman dünyayı etkiliyor. Örnek olarak bir kişiye yaptığınız iyilik de gösterilebilir, kötülük de..  Çevrenin insan gelişimine- insan psikolojisine olan katkısı çok büyük. Örneğin Avrupa'nın bir şehrinde bir tramvaya ya da otobüse bindiğinizde genelde insanların gülümsediğini ve mutluluk saçtığını görebilirsiniz. Aynı gözlemi İstanbul'da bir metrobüste yapmayı deneyin. Çevremiz nasıl bir hal almışsa (daha net bir tabirle söylemek gerekirse çevrenin aurası nasılsa) zamanla çevredeki pek çok kişinin de aurasına etki etmeye başlıyor. 


“Ülkeyi yöneten kişi duyuruyor. Dünyayı kurtaran ve fakirleri besleyen o olacak. Ve bu vaatleri yerine getirilmediğinde. Sıradaki kişi aynı yalanlarla tahta çıkacak.."

Politikacıların insanların zihnini bulandırmak için kullandığı en büyük güç, bildiğiniz gibi medya faktörü. Söz konusu rant ve hırs olduğu zaman- vaatler birer yalan makinesine dönüşüyor ve haliyle hiçbir şey görüldüğü gibi olmayabiliyor. Bu sebeple hiçbir parti- kişi ya da ideoloji için hiçbir şekilde ruhunu teslim etmemeli insan... 


Kararlar ve sonuçları hakkında başka bir örnekle ifade etmek gerekirse-  siz bir insanı affetmemeyi seçtiğinizde aslında siz o insanı cezalandırmıyorsunuz- tam aksine kendinizi cezalandırıyorsunuz. Bazı şeylerin gitmesine izin vermeyi öğrenmek gerekiyor hayatta. Hafifleyip, daha emin adımlarla ilerleyebilmek adına.. 


Toplumların kılavuzu en başta iyilik olduğunda, birlik- beraberlik kadar da değerli olurdu. Şarkıda anlatmak istediği de bir nevi bu. İyilik ve güzellik odağında birlik olabileceğimiz günler görebilmek dileğiyle..


Yanlış bir çevrede- zorluklarla büyüyen, hayatı boyunca kötü bir insan olduğunu kabul etmiş fakat bunu değiştirmek için elinden geleni yapmış bir insanın hikayesi. Ona yol gösteren insanın gerçek yüzünü geç de olsa anlamış. Sorgulamaya- kendisini bu yanlış düzenin içerisinden çıkartmaya çalışmış. Hatta sevdiği insan ile hayal ettiği geleceği bile bu uğurda ertelemiş, fakat..

Bir gün kendisine verem teşhisi konulduğu andan itibaren yapmış olduğu tüm hataları ve yanlış seçimleriyle yüzleşme fırsatı bulmuş. Sonrasında tükenmekte olan ömrünün son günlerini yalnızca doğru olduğuna inandığı şeyleri gerçekleştirebilmek adına harcamış. Her ne kadar kendisini kurtaramamış olsa da kurtuluşu hak ettiklerine inandığı bir takım insanları bu yanlışlıkların içerisinden çıkartabilme uğruna hayatını feda etmiş bir isim, Arthur Morgan. Ve ona hitaben yazılmış bu şarkı.. 


Bu aslında oldukça etkileyici bir şey. Bir karakteri izliyorsunuz, onun hayatını- yaptıklarını.. Pek çok kez seçimlerinin bedeli çok ağır olsa da özellikle başkaları için, yine de içerisinde bir yerde hala o iyilik parçasının olduğunu görebiliyorsunuz. "See the fire in your eyes" kısmı da bunu ifade ediyor aslında. İçerisindeki iyiliği görebilen ve bu uğurda ona olan inancını hiç yitirmemiş olan Mary'nin sözleri olarak görülebilir.. 


“There is a good man within you… But he is wrestling with the giant..” 


İyilik herkesin içinde var, tıpkı kötülük gibi. Kişi hangi tarafı daha çok beslerse bir tarafı o denli büyüyecektir içerisinde. Ve bir diğerini mağlup etme şansı bir o kadar artacaktır. Yaptığımız tüm iyilikler ve kötülüklerle şekillenir yaşantımız çoğunlukla.. Gelip geçici hayatta- değer verilen, önemli görülen şeyleri ertelememek gerekiyor.. Yaşadığınız her an, son an' ınız olabilir... 


Steve Jobs' a ait şu alıntıyla sonlandırmak istiyorum;

"Her sabah uyanıp kendime şu soruyu sordum; " Eğer bugün hayatımın son günü olsaydı, bugün yapacağım şeyi yapmak ister miydim?"

Ve cevaplarım defalarca kez "Hayır" olduğu zaman, bir şeyleri değiştirmem gerektiğini anladım.


Yakın zaman içerisinde ölebileceğimi hatırlamak bu hayatta büyük seçimler yapmama yardım etmemi sağlamış yegane bir güç oldu.

Çünkü neredeyse her şey, başkalarının üzerimdeki beklentileri, sahip olduğum tüm o gurur, başarısızlık korkusu- bütün bunlar ölümün karşısında tek tek yok olmaya mahkumlar. Bütün hepsi gittiğinde, geriye yalnızca gerçekten önemli olan kalıyor..


Kaybedecek bir şeyinizin olduğu yanılgısından uzak durabilmek için en iyi yol bir gün öleceğinizi hatırlamaktır. Sahip olduğunuz an'dan başka hiçbir şeye sahip olmadığınız bu dünyada, kalbinizi takip etmemeniz için hiçbir sebep yok.."


Sevgilerimle

ironicl3

Seçimlerimiz bize ait, ya sonuçları?

 


Dünyayı geliştirmek istiyorsak hepimizin paylaşması gereken sorumluluklar var. Şarkı aslında tam anlamıyla buna işaret ediyor. 



Bitmeyen güç savaşları ve hırslarla solmaya bırakılmış olan iyiliğin karşısında bizler yalnızca oturup sessizce izlemeye devam ettiğimiz sürece bir şeylerin düzelme şansı var mıdır? Hatalar için yalnızca başkalarını eleştirmek yerine en başta kendi hatalarımızın çözümlerine odaklanıp değişimin bir parçası olamaz mıyız? Kişi öncelikle kendisine zarar veren her şeyden uzaklaşmalı. Sonrası değişim ve gelişim zamanı...


“Nerede iyileşeceğim nehirler kuruduğunda? 

Nehirlerin- denizlerin olmadığı bir dünya.. Tıpkı iyiliğin olmadığı bir topluma gönderme gibi.. Bir kelime bile bazen hayatlarımızı ne denli değiştirebiliyor. Ufak bir teşekkür ya da bir tebessüm bir insanın gününe renk katabilir bunu unutmamak gerekli. Ayrıca sessizliğin bizi mahkum edeceğinden bahsediyor şarkı. Sessizlik, çığlıkları bastırdığı zaman kaybetmeyecek mi insanoğlu pek çok şeyi? 


“Seçimlerimiz bize ait, ama sonuçları hepimizi etkileyecek.."

Geçen zamanın, an'ın telafisi yok ne yazık ki. Ama hiçbir şey için geç değil.  Seçimlerimiz bize ait olsa da sonuçları çoğu zaman dünyayı etkiliyor. Örnek olarak bir kişiye yaptığınız iyilik de gösterilebilir, kötülük de..  Çevrenin insan gelişimine- insan psikolojisine olan katkısı çok büyük. Örneğin Avrupa'nın bir şehrinde bir tramvaya ya da otobüse bindiğinizde genelde insanların gülümsediğini ve mutluluk saçtığını görebilirsiniz. Aynı gözlemi İstanbul'da bir metrobüste yapmayı deneyin. Çevremiz nasıl bir hal almışsa (daha net bir tabirle söylemek gerekirse çevrenin aurası nasılsa) zamanla çevredeki pek çok kişinin de aurasına etki etmeye başlıyor. 


“Ülkeyi yöneten kişi duyuruyor. Dünyayı kurtaran ve fakirleri besleyen o olacak. Ve bu vaatleri yerine getirilmediğinde. Sıradaki kişi aynı yalanlarla tahta çıkacak.."

Politikacıların insanların zihnini bulandırmak için kullandığı en büyük güç, bildiğiniz gibi medya faktörü. Söz konusu rant ve hırs olduğu zaman- vaatler birer yalan makinesine dönüşüyor ve haliyle hiçbir şey görüldüğü gibi olmayabiliyor. Bu sebeple hiçbir parti- kişi ya da ideoloji için hiçbir şekilde ruhunu teslim etmemeli insan... 


Kararlar ve sonuçları hakkında başka bir örnekle ifade etmek gerekirse-  siz bir insanı affetmemeyi seçtiğinizde aslında siz o insanı cezalandırmıyorsunuz- tam aksine kendinizi cezalandırıyorsunuz. Bazı şeylerin gitmesine izin vermeyi öğrenmek gerekiyor hayatta. Hafifleyip, daha emin adımlarla ilerleyebilmek adına.. 


Toplumların kılavuzu en başta iyilik olduğunda, birlik- beraberlik kadar da değerli olurdu. Şarkıda anlatmak istediği de bir nevi bu. İyilik ve güzellik odağında birlik olabileceğimiz günler görebilmek dileğiyle..


Sevgilerimle

ironicl3


Beklentiler- pişmanlıklar..



 Beklentiler- pişmanlıklar üzerine.. 

İnsan zihni karmaşık bir yapıya sahip. Bazen insanları anlamak da, insanlar tarafından anlaşılmaya çalışmak da adeta bir mücadele haline gelebiliyor hayatta. Sevgi emek üzerine kurulur. Temel sağlam olursa pek çok zorluğa dayanabilir. Fakat bazen kalp öyle kırılır ki, bir daha onarılması imkânsız hâle gelir. Kişi aniden çabalamamaya başlar çünkü uğruna savaşacağı bir şey kalmamıştır..(06:49​) 

Ve nihayetinde en acı tecrübelerden biri deneyimlenir. "Bir kalpten soğumak.." Bir insanın sizin için 'yaşarken ölmesi' gibidir bu... Öncesinde rüyalar kâbuslara dönüşür. Her uyanış mevcut hayal kırıklığını anımsatır. Nihayetinde o derin sessizlik-hissizlik hali başlar, kişi ışıklar içinde saklanacak karanlık arayacak hâle gelir.. 

'Ufak hatalar belirleyici değildir' düşüncesi bir yanılsama değil midir? En başta ufak şeylere odaklanmak- zamanla sizin büyük resmi görebilmenizi de sağlayabilir. Vicdanınızın penceresinden baktığınız sürece elbette..  


Hayatta hiçbir şey, kişinin benliği kadar değerli değil. Hiç kimsenin zihnini bulandırmasına izin vermemeli insan. Hiç kimse için değişmemeli. Duygusuzluk- vurdumduymazlık gördüğünde bulunduğu yeri değiştirmeli. Doğru bildiği şeyi yapmalı. Bu, başkalarının yanlışı olsa bile... 

Ve en önemlisi,  aynı duruma düşmedikçe hiç kimseyi yargılamamalı.  "Vicdan, merhamet, alçakgönüllülük.." Bunlar en yüce değerler... Bu değerlerden yoksun insanlarla tüketmemeli bu değerli yaşamını…


Ötesinde;



Sevgilerimle
ironicl3


Kaçış, çabalayış ve hayaller..

 İnsanları tanıdıkça onlardan uzaklaşan, kalabalıklar içerisinde yalnızlığı tecrübe eden birinin hikayesi.. Bir büyükten- küçüğüne nasihatler.. Kaçış, çabalayış ve hayaller..  


Kalbinin sesine kulak vermeli insan her zaman. Hayatta yalnızca onu mutlu eden şeyleri yapmalı. Değer görmediği yerde kendisini tüketmemeli. Evrende her şey belli bir düzende ilerler. Çölde yetişen bir lavanta göremezsiniz. Her şey bir dönüşüm halindedir. Çiçekler vakti geldiğinde açar- yapraklar vakit geldiğinde dökülürler. Bu dönüşümün parçası olamayan- tam akside karşısında olan tek canlı türü de bir bakıma insanoğlu. Doğa tek başına bizler için bir kılavuz aslında- her parçasıyla örnek teşkil edebilir. Yalnızca bakabilmek- daha ziyade görebilmek gerekiyor.. 


Her insanın bir kaçış noktası vardır bu hayatta, kendisini- düşüncelerini özgürce muhafaza edebildiği..  İzin vermemeli hiç kimsenin o yeri tahrip etmesine.. 

Uzaklara yelken açabilmeli, gerektiğinde... 


Sevgilerimle

ironicl3