28 Ağustos 2021 Cumartesi

Denge.

İnsan düşündükçe, nasıl da batıyor derinlere. Anlaşılamamak ne acı!

Yalnızlık da denemez buna, bambaşka bir şey bu! 8 milyarın içinde yer edinememek.. Bu aitsizlik, tarifi mümkün mü? 


Kişinin benliği fırtınalı bir gecede hayatta kalmaya çalışan bir mum ışığının akıbetine kaldığında o minicik ateşi, o son umudu hayatta tutmaya çalışmak ne kadar da zormuş. 

Düşünmek ne kadar da derin bir çukurmuş meğer, özellikle insan zihninde o çıkış merdivenini bulamadığında! Kırılgan kalbini emanet ettiğinde en acımasızlara, onu tek parça halinde bulmayı ummak- kuruduğunda gözyaşları, her şeye devam edebilmekmiş mesele demek ki... Ne kadar zorlu bir imtihan! 

Yaşamak ne kadar da güzel halbuki, insanlar bunu zorlaştırmadıklarında...




Tam ilerlemek, hatta koşmak istersen bacaklarını hissedememek, uçmak isterken kırmış olduğun kanatlarına bakakalmak... Çığlık atmak isterken nefes dahi alamamak! 

Belki de alışmak gerekiyor her şeye- kabullenebilmek gerekiyor. Ama bunun için gereken güç var mı, kaldı mı? Bunun cevabı ne kadar da derinlerde... 




Ama her şeye rağmen hissedebilmek ne güzel, acıyı da- mutluluğu da.. Kabullenebilmek evreni, varoluşu- hissedebilmek derinlerde. Kovalayabilmek huzuru- mutluluğu... Her şeyin basit ve güzel olduğu bir evrenin hayalini kurabilmek! Hayallere sarılabilmek her an, en zorlu uçurumlarda bile umudunu kaybetmemek! 

Belki de bir gün başarabilecek insanoğlu, belki de başaramayacak. Gerçek olan anlamını yitirmeye başladığında, ne kadar da zor aslında insan kalabilmek. 

Tüm evrene, insanlık adına özür dileyebilmek yapılması gereken şeylerden olsa gerek. Bir gün her şeyin güzel olacağı- herkesin hak ettiğine ulaşabileceği yaşamın bir geleceğine inanabilmek.. İnsan en çok da hatırladıklarıyla- daha doğrusu unutamadıklarıyla test ediliyor belki de. Keşke zihnimizi temizleyebilme gücüne sahip olsaydık- bazı şeyleri unutamamak ne kadar büyük bir delilik! Sırtında devasa bir yükü taşımak gibi adeta, her an her saniye... Bukowski' nin bir alıntısı gibi; 


"Sonra bir şeyler olur adını koyamadığın ve artık eskisi gibi olamazsın." 


En zoru da insanın içinde olup biteni, kimseyle paylaşamıyor oluşu. 

Anlatamıyorsunuz, çünkü anlamayacaklar. Nasıl anlamalarını beklersiniz ki? 

Ölmek mi? hayır değil. Yaşarken ölmek belki de, konduramamak bazı şeyleri. Keşke bu denli güce sahip olmasaydı beynimiz. Keşke bir 'fail-safe' tuşuna sahip olabilseydik. Hiçbir şey için geç olmadan- durdurabilseydik bütün bunları. İnsanın umudu bir pamuk ipliğine bağlıyken yaşama odaklanabilmesi ne kadar zor. 

Öfkeyle, kızgınlıkla ve kırgınlıkla kör oluyor insan. Ama sakin bir ruhla düşünerek doğruları görebiliyordur belki de...

"Her şeyden önce anlaşılabilmeyi çok isterdim. Her şeyin bu denli uzak olduğu bu dünyada, bir kez olsun- anlaşılabilmeyi..."



Sevgilerimle
ironicl3


1 yorum:

  1. lütfen yazmaya devam edin.yazılarınız, düşünceleriniz, kendinizi ifade ediş tarzınız o kadar güzel ki... yalnız olmadığımı hissettiriyor. şarkılar, çeviriler,yazılar için çok teşekkür ederim.kendinize ve ruhunuza iyi bakın sevgiler

    YanıtlaSil